Karadağ
21 – 24 Eylül Karadağ; Kotor, Budva, Sveti Stefan
Merhaba,
UNESCO Dünya Mirası Listesi‘ndeki Dubrovnik Tarihi Şehir’den sonra aynı listede yer alan Karadağ’daki tarihi şehre, Osmanlı’ya Yar Olmayan Güzel’e; Kotor’a hareket ediyorum.
Hırvatistan, Dubrovnik > Karadağ, Kotor Otobüs Bileti
Acente: Jadran Ekpress
Bilet: 18 Euro (internette) / 146 Kuna (terminalde)
Dubrovnik’ten Kotor’a Otobüs Bileti, Dubrovnik
Dubrovnik’ten Kotor’a otobüs biletimi busticket4.me adresinden 18 euroya almıştım, aynı bilet Dubrovnik Terminali’nde de 146 Kuna (19 euro). Yalnız Dubrovnik Otobüs Terminaline gelir gelmez biletimi teyit etmek için gişeye uğruyorum, gişe görevlisi check-in gibi bir işlem yaparak bir fiş veriyor, otobüs sefer bilgileri koltuk numarası vb. yazan bu fiş için de 1 euro alıyor. Hasılı, internetten alsanız sadece biletiniz garanti oluyor, her iki şekilde de fiyatı aynı hesaba geliyor.
Otobüse Bagaj Teslimi: 10 Kuna / valiz
(10 Kuna = 4.5 TL)
Bu otobüste de koltuk numarası önemli değil, ilk gelen kapıyor. Otobüsün sağ tarafında, cam kenarında boş yer bulursanız hemen kurulun, zira bütün manzarayı oradan izliyorsunuz.
Sınıra ulaşmak bir saat kadar sürüyor. Hırvat Polisi sınır kapısında, pasaportumu kontrol ettikten sonra “teşekkürler” dedi 🙂 ; bu da daha önce Bulgar Polisi’nin nahoş tavrına karşı bir hoşluk olarak burada dursun. Dubrovnik Otobüs Terminali’nden Kotor Otobüs Terminaline ise sınır geçişleri dahil 4 saate yakın bir sürede varılıyor. İki şehir mesafe olarak yakın gibi görünse de, yol, sahil boyunca bir yerden sonra bir gidiş bir gelişe dönüyor ve körfez biraz da virajlı olduğundan araçlar fazla hız yapamıyor.
Karadağ’a giriş yaptıktan sonra yol boyunca Kotor Körfezini izlemek doyumsuz bir keyif veriyor. Adı ile müsemma bu ülke (Crna Gora-Kara Dağ), dağlar gerçekten heybetli ve kara… Ülke eşsiz dağ ve deniz manzaralarından birini sunuyor…
Karadağ’a giriş yaptıktan sonra sırasıyla Herceg Novi, Risan, Perast gibi yüzyıllar öncesinden kalma şehirleri geçerek körfeze adını veren Kotor’a varıyoruz.Kotor Otobüs Terminali de bir kasaba terminalinden farksız, yalnız ülke bağımsızlığını ilan edip Sırbistan’dan ayrıldıktan sonra kendi para birimi olarak Euro’yu kabul etmiş, dolayısıyla diğer Avrupa şehirlerindeki gibi elinizdeki Euroyu yerel para birimine çevirme derdiniz yok burada, fiyatlar Euro ile, otogarda da şehrin diğer noktalarındaki bankomatlarda da Euro çekebiliyorsunuz…
Kotor’da 3 gün kalacağım ve buradan Kosova’ya yine otobüsle geçeceğim için hem eski şehrin içinde hem de otobüs terminaline 5 dakika yürüme mesafesindeki Stüdyo Kono‘da stüdyo bir daireyi 3 gün için kiraladım. Eski şehre giren kapılardan terminale yakın olanından (yukarıdaki kapıdan) giriş yapınca -ki aynı zamanda burası bir kültür merkezine de açılıyor- karşınıza çıkan sokaktaki ilk merdivenlerden yukarıya tırmanıyorsunuz, tırmanıyorsunuz dediğime bakmayın, 20-25 basamak kadar, sağınızdaki ev Stüdyo Kono. İki kardeş işletiyor burayı ve oldukça saygılı ve nazikler, gittiğinizde merdiveni çıkmadan ararsanız valizinize yardımcı oluyorlar. Eski şehrin içinde konaklamak isterseniz, genelde evlere dar sokaklardan, merdivenlerden ulaşıldığı için diğer konaklama yerlerinde de durum farklı değil, merdiven çıkmanız gerekecektir, kaldığım stüdyoyu tavsiye ediyorum.
Valizimi odaya bıraktıktan sonra ilk iş olarak ön ödemeli bir simkart alabilmek için eski şehrin ana girişine çok yakın bir mobil operatör dükkanına uğruyorum, 1 GB internet / 15 günlük bir simkart için 5 euro ödüyorum, artık fotoğraf çekmeye ve paylaşmaya hazırım…
Eski şehre girişte Kotor Kapısı’nın üstünde bir yazı karşılıyor sizi, TİTO’nun bir sözü imiş bu ve kapıya kazınmış; “Kimsenin bir şeyini istemeyiz ama kendimizinkini de vermeyiz.”
Eski şehre girmeden önce bir turizm bürosu mevcut (üstte-solda), buradan hem çevre turları, çevre şehirlere otobüs kalkış saatleri vb. öğrenebilirsiniz hem de tekne turları hakkında bilgi alabilirsiniz.
Yukarıda gördüğünüz Saat Kulesi ve Utanç Anıtı, ana kapıdan içeri girdikten sonra sizi karşılayan Silah Meydanı‘nda yer alıyor. Suç işleyenlerin yakalandıktan sonra burada halkın huzuruna çıkarıldığı ve halkın tükürerek ya da domates fırlatarak tepkisini gösterdiği rivayet ediliyor.
Kotor’da kalıyorsanız yapabileceğiniz en güzel şey tekne turu, kesinlikle! Diğeri yazının ilerleyen satırlarında.
Benim bulunduğum tarihlerde iki tekne körfez boyunca tur yapıyordu. Bu turu Anicka isimli tekne ile yaptım ben, tekneyi bir çift işletiyor ve günde 2 kez tura çıkıyorlardı. Turizm ofisinden aldığım broşürdeki telefon numarasını arayarak bir sonraki gün saat 12.00 için rezervasyonumu yaptırdım. Ertesi gün tekne hareketinden 20 dakika kadar önce oradaydım ve karı koca çok sıcak karşıladılar, hatta hemen teknenin en önüne geçmemi manzaranın oradan daha iyi izleneceğini söylediler, bu çok hoşuma gitti.
Bu tura katılırsanız aklınızda bulunsun; geçip teknenin arka kısmındaki oturaklara değil, kamaranın hemen önünde güverteye kurulun, biraz da turdan önce hareket noktasında olun. Tur 2,5 saat sürüyor ve 15 Euro. Fazlasıyla bu parayı hak ediyor.
Güzergah üzerinde Lady of the Rocks isimli bizim kız kulesini andıran ve denizin ortasına yığılan kayaların üzerine oturtulmuş bir kilisede ve dönüşe geçince Perast şehrinde 15 dakika molalar veriliyor. Dilerseniz Perast şehrinde kalabiliyor ve akşam üzeri Anicka Teknesi’nin diğer seferi ile Kotor’a dönebiliyorsunuz. Tur boyunca sanırım Balkanlar Gezimin en güzel fotoğraflarını çektim.
Kotor’a yakın ve adı belki de son yıllarda Kotor’dan daha çok duyulan Budva, Sveti Stefan Adası gibi turistik yerlere de otobüs terminalinden ulaşabiliyorsunuz. Gün içinde gidiş dönüş sıkça sefer mevcut. Kotor – Budva arasında çalışan dolmuşlar akşamları 3.5 Euro, sabah 3 Euro. Akşam dolmuşu, Kotor’dan önce Tivat‘a uğramıştı, fark bu yüzden olabilir 🙂
Budva yeni şehir bizim Alanya, Kemer Merkezi’ni anımsatıyor; esnafı ve sıradan otel binaları ile. Budva’nın asıl numarası eski şehir bölgesi ve sahilden tekne ile gidilebilen Sveti Nikola Adası diğer adıyla Hawaii Adası.
Kotor Eski Şehir, Budva Eski Şehir’den daha cazip geldi bana bir kere, bunu söyleyeyim, yine gidecek olsam Kotor’da konaklar Budva’ya denize girmek için giderdim. Budva’nın turist kalabalığı, esnaf yoğunluğu, üst üste sıradan binaları içinde bir tatildense Kotor’u, tekne turunu, kaleden körfez manzarasını, sessizliğini her zaman tercih ederim.
Bakın işte söyledim; Kotor’a geldiğinizde yapacağınız bir diğer şahane şey; Kotor Kalesi’ne tırmanıp körfezi izlemek… Fotoğrafları yazının devamında…
Budva’ya geri dönelim, gelelim Hawaii Adası‘na :). Budva sahilinden bu adaya gün içinde sıkça giden tekneler var, 3 euro ödeyerek gidiş-dönüş biletinizi alır, gitmeden biraz meyve ve kuruyemişi çantanıza koyarsanız çok keyifli zaman geçirirsiniz.
Ha, yanınıza atıştırmalık bir şey almazsanız da adada bir kafeterya olduğunu bilin. Aç ve susuz kalmazsınız yani, ama fiyatların şehirdeki fiyatların 3 misli olduğunu hesaba katın. Hawaii Adası’ndaki plajda şemsiye ve şezlong gördüm ama bunlara ücret ödeyenini görmedim, uygun alanlara havlunuzu serebilirsiniz… Suyu anlatamıyorum zira kelimeler anlamsız; fotoğrafları da ortada ama fotoğraf makinemin çözünürlüğü de sanırım yetersiz kalıyor… İçtim güzelliğini!..
Bir de Kotor, Budva deyince adı epeyce zikredilen bir yer daha var; Sveti Stefan. Burası bana Bulgaristan Burgas’daki Nessebar eski şehrini anımsatıyor. Budva’dan 20 dakika kadar süren bir dolmuş yolculuğu ile ulaşılıyor. Dolmuşlar 15 dakikada bir Budva’daki alışveriş merkezi’nin biraz ilerisindeki duraktan kalkıyor, tek yön 1.5 euro, birine sorsanız durağı hemen gösteriyor. Sveti Stefan’a Budva otogarından Bar şehrine giden otobüslerle de gidebilirsiniz ama bu otobüsleri her saat bulamıyorsunuz, dolmuş en güzeli. Sveti Stefan’ı da fotoğraflamak ve biraz serinlemek için göreceğimden bana 2 saat yetecek, dolmuşla ulaşıyorum şehre. Dolmuştan indikten sonra bir parkın içinden geçerek de plaja kadar inilebiliyor.
Ada otel olarak işletiliyor ve kara ile bağlantı yolunun başında özel güvenlikler bekliyor. Adanın sağ tarafındaki plaj sadece otel müşterilerine tahsis edilmiş, sol taraf halk plajı ve denizin suyu içme suyundan hallice… Dolmuştan inilen yerden iki sokak yukarıya tırmanırsanız adayı izleyebileceğiniz ve daha güzel fotoğraflarını çekebileceğiniz bir teras mevcut. Sveti Stefan’ın otele ayrılan plajına kum dökülmüş ama halka açık tarafı küçüklü büyüklü çakıl taşlarından ibaretti, deniz ayakkabınız varsa bu hiç de sorun değil, yoksa da sorun değil zira suyun o davetkar halini temizliğini görünce bu küçük detaylar gözünüze hiç gelmiyor ve Sveti Stefan Adası’nı cephenize alarak sırtüstü yüzmenin de keyfi bir başka oluyor.
Buradan sonra Kotor’a geri dönerek bir de gece gözüyle eski şehrin tadını çıkarıyorum.
Yukarıda bahsettiğim bir diğer şahane şey Kotor Kalesi’ne tırmanışımı yarın sabaha (Perşembe Sabahı’na) bırakıyorum.
Başkent Podgorica’ya hareket etmeden önce biraz erken kalkarak, yaklaşık 40 dakika kadar süren (ki durarak, bazı yerlerde manzaranın tadını çıkararak) bir tırmanıştan sonra Kotor Kalesi‘nin zirvesine ulaşıyorum. Eski şehirden birkaç noktadan tırmanılabiliyor, tırmanışın başlayacağı yerleri eski şehri gezerken göreceksiniz, tırmanışa 3 euro ödeyerek başlayabiliyorsunuz. Başlamadan önce ufak bir şişe su almanızı tavsiye ederim.
Zirveye çıktığınıza değiyor ve Kotor Körfezi eşsiz bir manzara sunuyor.
İniş tabiki daha hızlı ve kısa sürede gerçekleşiyor. İndikten sonra eski şehir merkezini -hoşçakal der gibi- son kez bir turlayıp valizimi kapatmak için odama geçiyorum, bugün Podgorica gece de otobüsle Priştine yolunda olacağım.
Tabii şehri bu sabah son kez turlarken geçen gün eski şehir içindeki Kotor Deniz Müzesi‘nde gördüğüm küçük mavi kayık maketini almak için müzeye giriyorum. Yalnız, kapının ağzında bir grup, duvardaki dökme tabloya bakıyor ve bir yandan rehbere kulak kabartıyorken, onları rahatsız etmeden yanlarından doğru usulca geçmeye çalışıyorum… Bir de ne duyayım, grubun başındaki rehberin ağzından “Barbarossa” sözü dökülüveriyor… Bunu işitince ben de bir süre dikkat kesiliyorum… “Barbaros’un Kotor Körfezi’nin girişini donanması ile kapattığından ve şehri vergiye bağladığından bahsediyor. Bu da Dubrovnik dolaylarından gelen saldırılardan bunalan halkın canına minnetmiş, kabul etmişler Osmanlı himayesini ve vergi ödemeye başlamışlar…” Osmanlı’nın şehri ele geçirmeye çalışmadığı/ele geçiremediği, yalnızca körfezi tutarak vergi toplayabildiği söyleniyor. İşte aşağıdaki de o günleri anlatan müzenin girişindeki döküm tablo… (Başka yerde bulamazsınız 😉 )
Son Not:
Kotor Eski Şehre yakın küçük bir alışveriş merkezi var, yeme içme mekanları yine eski şehrin içinde ve sizi tatmin edecek sayıda… Gezilerim boyunca, daha fazla yer görebilmek için yemeğe fazla vakit ayırmadığımı söylemeliyim. Kotor şehir içinde harika boşnak böreği yapan bir pastane bulmuştum, bolca börek ve ayran, bolca dondurma ile şahane bir gezi yaptığımı söylemeliyim. Pizza restoranları revaçta burada da deniz ürünleri restoranı da gördüm; pizza fiyatları 25-30 TL arasında, içecekler de makul fiyatta, hiç gözünüzü korkutacak bir şey yok… Hem başta söyledim; börek-ayran-dondurma diye, daha ne istiyorsunuz? 🙂 Ha bir de eski şehrin denize bakan kapısından girmeden sağda bir pazar yeri var buradan taze meyve de alabilirsiniz, ben yaş iğde bulmuştum ilginç bir deneyim oldu, bilenler inciri tavsiye ediyorlardı.
Şahane yorumların ve samimi ifadelerin bize bu haftaki gezimizde yol gösterecek. Şimdiden teşekkür ederiz.
Çok naziksiniz, teşekkür ederim. Umarım paylaştığım notlar bir parça da olsa yardımcı olur, şimdiden yolunuz açık olsun, iyi eğlenceler.🖐🏻
bahadır bey yolunuz açık olsun çok değerli bir iş yapıyorsunuz ibn-i batutanın günümüzdeki temsilcilerindensiniz Allah kabul etsin
Teşekkür ederim.
Harika ipuçları ve güzel detaylar vermişsiniz, elinize sağlık.. Faydalanacağım..
Merhaba,
İlginize teşekkür ederim, çok naziksiniz. Kotor gerçekten güzel şehir, civarında da görülmeyi hakeden yerler var, buraya bir seyahat planladıysanız tebrik ederim, harika bir seçim. Yazımda dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Umarım keyfili bir gezi geçirirsiniz. İyi yolculuklar dilerim.